Aklındaki tüm düşünceler, sanki peşinden kovalıyorlarmış gibi koşarak trene yetişti. Soluk soluğa oturduğu koltuğa sırtını yasladı ve nefesinin normale dönmesini bekledi. Gideceği yer geride bıraktıklarını silecek miydi bilinmez ama bu yolculuğa çıkmak tüm yorgunluğunu alacak gibi duruyordu. Biraz telaşlıydı ama mutluluk verici bir heyecan hissediyordu. Tren yavaşça hareket etti, sanki el sallayacağı biri varmış gibi dışarıdaki insanlara bakıyordu. Kitabını çıkardı, aklının dağılması için birkaç sayfa okumaya niyetlenmişti ki masaya bir kitap daha koyuldu. Kafasını kaldırıp karşısındaki tanıdık bir çift göze baktı ve gözlerine inanamadı. Yolcu edilmek ve el sallamak için görmeyi umduğu gözler şimdi şuracıkta, tam karşısında, hareket eden trenin içinde ona bakıyordu.